Huzur - Ahmet Tanpınar
Ahmet Tanpınar, kültürümüzü bir "iç âlem medeniyeti"nin tezahürü olarak görür. Bu medeniyeti, belirli bir ahlâkı taşıyan "mânevi vazifelerine inanmış, muayyen bir ruh nizamından geçmiş, nefislerini terbiye etmiş" insanlar meydana getirmiştir. Huzur'un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini "huzur"a kavuşturacak bir "iç nizam"ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirler iç içe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde romana hâkim olan Mümtaz'la Nuran'ın aşklarıdır. İstanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, âdeta bir roman kahramanı gibi ele alınır. Huzur için, belli bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının "huzursuzlukları"nı dile getiriyor denebilir.
Huzur romanı Mümtaz’ın babasının yemek yediği esnada kapıyı çalan bir Rum tarafından öldürülmesi ile başlar. Bu sırada şehir bombalanmaktadır. Mümtaz’ı babasının ölümü derinden etkiler. Buna kısa süre sonra annesinin de ölümü eklenir. Bu sebeple Mümtaz, yaşadığı bu kötü dönemi hayatı boyunca zihninde baskılar.
Annesi ölen Mümtaz artık amcasının oğlu İhsan’ın yanındadır. İhsan ve karısı Macide onu çok iyi yetiştirir, kültürlü biri olması için büyük emek harcarlar.
Mümtaz artık genç bir adamdır. Bir gün vapurda Nuran adında eşinden henüz boşanmış kültürlü bir hanımefendi ile tanışır. Vapur’dan indikleri zaman Mümtaz, Nuran’ı takip eder. Eski eşini farklı bir kadınla gören Nuran’ın yaşadığı trajediye tanık olur.
Zamanla Mümtaz ve Nuran buluşmaya başlar. Her ne kadar Mümtaz, Nuran’a âşık olsa da Nuran kendisinin Mümtaz’a uygun olmadığını düşünmektedir. Kendisi evlenip çocuk sahibi olmuş ve boşanmış bir kadındır. Mümtaz ise daha çok gençtir.
Günler geçtikçe Mümtaz ve Nuran’ın aşkı derinleşir, ikili birbirleriyle özel zamanlar geçirmeye başlar. Böylelikle Nuran’ın bu aşka olan inancı artar. Ancak Mümtaz ve Nuran evlenme kararı alsalar da Nuran’a üniversite yıllarından beri saplantılı bir aşk besleyen Suat, onlara rahatsızlık vermeye başlar. Hatta bir dönem Mümtaz, Nuran’ın kendisinden uzaklaşıp Suat’la zaman geçirdiğini dahi düşünür. Fakat zamanla araları yeniden düzelir.
Mümtaz ve Nuran, birbirleri ile evlenmeye karar verip nikâh işlemlerini başlatır. Fakat tam bu esnada çiftin evde olmadığı bir vakitte saplantılı âşık Suat, Mümtaz’ın evinde kendisini asar ve ölür. İhsan sayesinde Mümtaz cinayetle yaftalanmaktan kurtulur. Ancak Nuran bu denli trajik bir olayı kaldıramayıp Mümtaz’dan ayrılır.
Yaklaşık bir yıl kadar sonra İhsan’a ilaç almak için dışarı çıkan Mümtaz, Nuran’ın eski eşiyle barıştığı haberini alır. Ciddi bir ruhsal sarsıntı yaşar. Hatta Suat’ın hayaliyle yüz yüze geldiği halüsinasyonlar görür. Eve geldiğinde radyo açıktır. Radyoda, II. Dünya Savaşı’nın başladığı anons edilmektedir.
Huzur Romanı Karakterleri
Bu bölümde Huzur adlı metindeki kişilerin özelliklerini belirleyerek tip veya karakter olup olmadıklarını belirleyeceğiz. Öncelikle karakter ve tip mevzusuna değinelim. Huzur, kesinlikle Türk edebiyatında karakterleri en iyi yansıtan ve ana şahıs kadrosunun tamamı karakterlerden oluşan romanların başında gelir. Öyle ki Mehmet Kaplan bu eseri karakter romanı olarak tanımlar.
Mümtaz: Hayatı trajik bir ölümlerle başlayan acılarla olgunlaşmış bir gençtir. Nitekim anne ve babasının ölümü onu sahiplenme duygusunu tadabileceği incelikli bir sevgi yaşama arayışına iter. İşte böyle bir dönemde kendisinden yaşça büyük bir kadın olan Nuran’a âşık olur. Aşkı için tüm badireleri göze alan bir tiptir. Ancak tüm iyi niyetine rağmen hayal ettiği mutlu yuvayı kuramaz. Mümtaz iki dünya savaşı arasında trajedi ve umut arasına sıkışan modern bir birey ve karakterdir.
Nuran: Mümtaz’ın âşık olduğu bir çocuğuyla eşinden ayrı yaşayan bir kadındır. Zamanla Mümtaz’ın aşkına yanıt verse de Suat’ın intiharıyla Mümtaz ile evlenmekten vazgeçer. Kısacası Nuran, romanda aşk ve mantık ikilemini yaşayan bir karakterdir.
İhsan: Yetim ve öksüz kalan Mümtaz’ı büyüten ve onu kültürlü bir insan olarak yetiştirmek için her türlü çabayı gösteren iyi kalpli bir karakterdir.
Suat: Romanda nihilist kimliğiyle ön plana çıkan bir karakterdir. Dünya ve varlığa karşı inancını kaybetmiş ve Nuran’a karşı saplantılı hisleri onu intihara sürüklemiştir.
Mümtaz ve Nuran’ın Aşkı
Mümtaz ve Nuran’ın aşkı, aslında bir gönül ilişkisinden ziyade bir ihtiyaç paradigmasında oluşmuştur. Böylelikle Mümtaz, erken yaşta kaybettiği ebeveynleri sebebiyle ihtiyaç duyduğu şefkati Nuran’da aramıştır. Nuran ise ilk eşinden görmediği değeri, Mümtaz’ın naif tavırlarında bulmuştur. Nitekim Nuran’ın Mümtaz ile olan aşkı için çok da cesur olmaması buna bağlanabilir.
Kısacası bu ikilinin arasındaki ilişkinin boyutu bağlanma basamağında kalmıştır. İhtiras ve özümseme boyutları bu ilişkide daima eksiktir. Bu sadece bu iki karakterin değil, II. Dünya Savaşı yıllarındaki dünya düzeninin genel bir problemidir.
Tüm dünyanın büyük bir dünya savaşı ile imtihan olduğu bir dönemde, Mümtaz ve Nuran aşkı da sadece bireysel değil sosyal sınamalardan da geçmiştir. Romandaki bireyler arasında hâkim olan ilişkiler arada kalmışlığın etkilerini süreğen bir şekilde yansıtır. Mümtaz ve Nuran arasındaki ilişki de bu bağlamdadır.
Romandaki korku
Huzur, korkulardan beslenen bir romandır. Nitekim romandaki olay örgüsü içerisinde karakterlerin eylemlerinin üzerinde hep bir korku baskısı vardır. Bu baskı zaman zaman psikolojik problemlere varan bir seviyeye çıkar. Nitekim Ali Algül (2019), bunu şu şekilde anlatır:
Yorumlar
Yorum Gönder