İnönü Atatürk'ü Anlatıyor - Abdi İpekçi
Önsöz
Hatıralan İnönü kadar merak edilen bir devlet adamı azdır. Bu merak haksız değildir. İnönü, Birinci Dünya Savaşı'nda cephelerde önemli görevlerde bulunmuştur. Milli Mücadele' de "Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği"nden "Garp Cephesi Kumandanlığı"na kadar değişen birinci plandaki askeri faaliyetlerini, Mondros Mütarekesi ve Lozan Barış Konferansı başdelegeliği gibi büyük siyasi görevlerle tamamlamıştır.
Cumhuriyet kurulduktan sonra başbakan olarak uzun yıllar olayların içinde yaşamış, başrolü oynamıştır. Atatürk'ün ölümünden sonra 12 yıl cumhurbaşkanlığı yapmış, 1950'den itibaren muhalefet lideri sıfatıyla Türk politikasında ön plandaki yerini korumuştur. İhtilalden sonra parlamenter düzene dönüldüğünde, o kritik günleri yine başbakan olarak yaşamıştır. Yarım yüzyılı aşan bu hayatın sadece bir dönemi dahi ilgi çekici hatıralann konusu olabilirdi. Böylesine zengin bir tarihi geçmişe sahip devlet adamının hatıralanna karşı merak duymamak mümkün değildir. Bunun içindir ki İnönü'ye şimdiye kadar yalnız Türkiye'den değil, yurtdışından da, anılarının anlatması ya da yazması için türlü teklifler yapılmış, imkanlar hazırlanmıştır.
Bu teşebbüste bulunanlar arasında şu satırların yazan da vardı. Sayın İnönü tekliflerimiz karşısında kararsızlık göstermekteydi. Nihayet Atatürk'ün ölüm yıldönümü vesilesiyle, Edebi Şef ile ilgili hatıralarını anlatmayı kabul etti. Bu, bize İnönü'nün sadece Atatürk hakkındaki görüşlerini ve anılannı değil, aynı zamanda o devrin yıllardır dedikodusu yapılan olaylarını da deşebilme fırsatını verdi. Böylece bu konularda şimdiye kadar susmayı tercih eden lnönü'nün, meseleleri ilk defa kendi açısından açıklamasını da sağlamış olacaktık.
Sayın İnönü, bu amaçla düzenlediğimiz sorulan büyük bir dikkat ve titizlikle cevaplandırdı. Eksik söylemekten çekiniyordu. Hakiki ölçüsünde söylediği takdirde de lüzumsuz istismarlara yol açmaktan sakınıyordu. Atatürk'ün etrafından bahsederken söylediği şu sözler, sanırım konuşmalarındaki özelliği başka bir açıklamaya lüzum bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır:
"...Ben her insanın en müspet ve en kıymetli taraflarını hatıramda tutmaya çalışıyorum. Daha ziyade onları değerlendirmeye çalışıyorum".
Bu manidar ifade, bir bakıma İnönü'nün hatıralarını yazmaktaki hevessizliğinin izahı olarak da kabul edilebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder