Kayıtlar

Şubat, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kediler Güzel Uyanır - Yekta Kopan

 Kediler Güzel Uyanır - Yekta Kopan "Beklenmedik bir anda, bir kitapla yaşadığın şaşırtıcı buluşma. Kütüphanede, rafta, çalışma masasında öylece durmakta, seni beklediğini bilmeden; zaten sen de farkında değilsin yaşanacakların. Karşılaşıyorsunuz. O senden daha cesur, sınırları yok. Sonrası kendiliğinden geliyor. Mutlusunuz. Hepsi bu."  Yekta Kopan, edebiyatın en değerli parçası kısa öyküyü titizlikle işliyor. İnsanı derinden kavrayan yalın anlatımıyla hayatın tüm karmaşasını içinde taşıyan çekirdek zamanların resmini yapıyor. Cümleler, sözcükler hatta harfler, bu kitapta birer notaya dönüşüyor ve hayatın gizli ahengini sezdiriyor.  Kediler Güzel Uyanır usta işi bir kitap.

Dünya Jeopolitiğinde Türkiye - Hasret Çom

Resim
Dünyamızda jeopolitik güç merkezlerinin yeniden yapılanması karşısında özellikle de SSCB'nim dağılmasından sonra ortaya çıkan Bağımsız Devletler Topluluğu ve bu Topluluğun üyesi ülkelerin siyasal rejimleri açısından, Türkiye'nin sahip olduğu ekonomik, kültürel ve siyasal olanaklar, bu ülkeler için Türkiye'yi önemli bir stratejik konuma yerleştirmektedir.  Bu gelişme Türkiye'nin bir “bölgesel güç” olma özelliğini pekiştirici bir rol oynamaktadır. Bu eserimiz; Türkiye'nin jeopolitik konumundaki çok önemli gelişmeleri milli hedeflerimiz çerçevesinde incelememize ve irdelememize olanak sağlıyor ve günümüzün siyasi sorunlarının değerlendirilmesinde de okura geniş bilimsel bir bakış açısı sunuyor.

Cumhuriyet İdeolojisi ve Fuat Köprülü - Halil Berktay

Resim
METE TUNÇAY, HİÇ HESAPTA OLMAYAN bu kitapçığın yazılması vesilesini yarattığı gibi, Sina Akşin, Korkut Boratav, İlber Ortaylı ve Şevket Pamuk’la birlikte ilk taslağı okuyarak görüş ve eleştirilerini bildirdi. Gülsel Yurdakul metni hızla daktiloya çekerek matbaaya yetişmesini sağladı. Hepsine çok değerli yardımları için teşekkürü borç bilirim. Elbette, bütün hatâların ve savunduğum tezlerin sorumluluğu sadece bana aittir.

Yolpalas Cinayeti - Halide Edip Adıvar

Resim
Halide Edib Adıvar'ın 1936 yılında Paris'te kaleme aldığı bir cinayet romanı, Yolpalas Cinayeti. Bu kısa roman, Adıvar'ın güçlü anlatımını göstermesi bakımından son derece değerli. Kitap, 1900'lerin başında Şişli'de bir konakta işlenen bir cinayetin görüldüğü dava ile başlıyor ve o yılların İstanbul'una dair gözlemler eşliğinde anlatılıyor. Dönemin İstanbul'unu, kentte yaşayan aydınların Türkiye'ye ve Avrupa'ya bakışlarını, yeni yeni bilincine varılan sınıf çatışmalarını gözler önüne seriyor. “Duygusallıkla yaklaştığımız romanlar vardır; Yolpalas Cinayeti benim için onlardan biri. Halide Edib Adıvar'ın en güçlü eserlerinden mi? Sinekli Bakkal kadar ünlü, Kalb Ağrısı kadar ince ve duyarlı, Handan kadar çarpıcı mı? Bunları bilemem. Ama Yolpalas Cinayeti'nin derin etkisi altında kaldığımı, yıllar yılı ondan izdüşümlerle yaşadığımı mutlaka söylemeliyim.” 

Acımak - Reşat Nuri Güntekin

Resim
Acımak - Reşat Nuri Güntekin DÜZENLEME : ERDOGANER  KİTABIN KONUSU: Acımak'ta,  görevine bağlılığı ile tanınmış bir İlkokul başöğretmeni Zehra hanımın trajik serüveni dile getiriliyor.  Temizlik, fedakarlık, fedakarlık hastalığı onda insanlığın en değerli yeteneğini öldürmüştür: Acımak Yeteneğini.  Duygusal, geniş ruhlu bir kadın, güzel, doğru, temiz şeyleri çılgınca seviyor.  Ama zaafa, düşkünlüğe ve çirkinliğe acımıyor. Yapılmış bir kötülük için hiç bir gerekçe tanımıyor ve acımadan söküp atıveriyor. Bütün insanları etkilemiş güzel bir duygunun romanı. ROMANIN ÖZETİ Zehra çok çalış, disiplinli, verdiği kararların arkasında duran bir öğretmendir. Bulunduğu okulda bir çok yenilik yapmış ve okuldaki uygun olmayan, güzel olmayan bir çok şeyi değiştirmiştir. Kırık dökük halde bulunan okulu kendi onarmaya kalkmıştır. Öğrencilerin elbiseleriyle, saçlarıyla usanmadan ilgilenmiştir ve onların ikinci anneleri olmuştur. Ama onun bir tek kusuru acıma duygusunun olmamasıdı...

Akşam Güneşi - Reşat Nuri Güntekin

Resim
Onu ilk defa bir haziran günü Sazlı Pınar yolunda gördüm. Viran bir köprünün başında köylülerle konuşuyordu. Yanında dizgini boynuna bırakılmış bir kula at vardı. Yanından geçerken selam verdik. Jandarma arkadaşım: - Keyifler iyidir inşallah Bey, dedi. - Çok şükür çavuş... Sen de iyisin ya? Biraz önümden giden ihtiyar jandarma, köprünün öte başında atını durdurdu, beni bekledi. Eski bir çizme gibi sert ve kırışıklarla dolu yüzünde memnun bir gülümseme vardı: - Şu adamı gördün mü Doktor Bey, dedi. Hani Cenabı Hak, Kitabında Hazret-i Peygamber'in son peygamber olduğunu yazmasaydı ben, bu adama peygamber derdim.

Adamın Biri Bir Gün - Mehmet Ali Arslan

Resim
Önsöz: Baş rolde tabiki bizim Temel, fıkraların vazgeçilmez Aktörü Bay Papağan ve daha bir sürü hayal ürünü kahraman, sözümüz meclisten dışarı, istemeden sürçü-lisan ettiysek affola…

Aradığım Kitap İşte Bu - Erdinç Üstündağ

Resim
Siz sorgular mısınız? Ben sorgularım. Herkese de sorgulama yapmasını öneririm. Hem de her konuda… Karar vermeden önce mutlaka.Sorgulamada, gerçekler bütün çıplaklığıyla karşınıza dikiliverir çünkü. Sporcunun benzini psikoloji Örneğin ön elemeyi geçemeden gazetelere televizyonlara "biz final oynamak istiyoruz" tarzındaki cümleler, bir psikolojik dengesizliktir. Bu ne konuştuğunu bilmemektir. Bu bir psikolojik sorundur. Bu söz konusu spor camiasının psikolojik olarak bir çöküntü içersinde olduğunun belirtisidir. Daha ön elemedeki rakibini analiz etmeyen bir kişi finalden bahsediyor. Böyle bir söylem olabilir mi? Bu da seyirci baskını oluşturuyor. Seyirciyi bu denli hayalden de öte, hayali bile güç olan mevzulara odaklamayacaksınız. Sporcu, adrenalini yüksek maçlarda ne kadar çok oynarsa o kadar tecrübe kazanır. Bu de kendisini otokontrol etmesini sağlar. Sporcu bazen kendisini kendi inandığı bir şeyle de motive edebilir. Fakat sporda psikolojinin veya psikolojik desteğin etkisi...

Araf - Elif Şafak

Resim
"İyi de bir insana neden ömür boyu geçerli olacak şekilde tek bir isim veriliyordu başka bir isim de verilebilecekken, hatta isminin harfleri karıştırılıp aynı isimden yenileri türetilebilecekken? Kendimiz de dahil etrafımızdaki her şeyi yeniden adlandırma şansı ne zaman alınmıştı elimizden? Doğuştan bana verilen bir isme ilanihaye mıhlanıp yapıştığımı bilmek nasıl sıkmaz ki canımı, hayattaki yegâne tesellim kendim olmamayı başarabilme şansım iken? İsimleri sonsuza kadar sabitleyen bir dünyaya saplanmışım, harflerin çığırından çıkmasına izin vermeyen. Ama ne vakit kaşığımı alfabe çorbasına daldırsam ismimi ve onunla birlikte kaderimi yeniden düzenlemek üzere yeni harfler yakalamayı umuyorum."

Aşk - Elif Şafak

Resim
Ya ortasındasındır AŞK’ın merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde... Ella Rubinstein (40) Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi, düzenli ve görünüşte “sorunsuz” bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirmektir. Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap, hiç beklemediği bir şekilde Ella’yı derinden sarsacak, dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır. Hayatlarımızın durgun gölünü dalgalandıran taş misali, yüzleşmek zorunda olduğumuz sıkıntılar, acılar… ve aşkın peşinde kat etmek zorunda olduğumuz zorlu yollar, ödediğimiz bedeller... Aşk... kitap içinde bir kitap, hayatın anlamı peşinde bir aşk macerası… Aşk... Elif Şafak’tan arayışa, gerçeğe ve keşfetmeye dair bir roman.

Aşk-ı Memnu - Halid Ziya Uşaklıgil

Resim
"Bihter hepsini unutmak isteyerek, kandili hala bütün bütüne yakmadığı için birtakım karartılar yansıtan aynanın karşısına geçiyor, çıplak gövdesine bakıyor, nergisçe bir tutumla hazdan sarsılıyordu. Başkaları ne düşünürdü bilmem, ama bu, kendi kendine tatmine giden yol, Bihter'i büsbütün yalnızlıkla sarıp sarmalardı. Hazlarda söze dökülemeyecek uçurumlar hissederdim. Romancı, Bihter için, 'Evet bu vücudu seviyor...' diye yazıyordu. Genç kadın ayna karşısındaydı, vücuduna sevgiler, vurgunluklar duyuyordu. Gülümsüyor, aynadaki aksinden sevda umuyordu.  (...) Çünkü Bihter, hayatında bundan böyle aşkların karşılıksız kalacağını, daha da yalnızlıklarla dolup taşacağını, kendisinden o kadar yaşlı Adnan Bey'in ne aşka, ne ihtirasa yanıt verebileceğini sezinlemişti. İşlemeli, dantelalı yatak örtüleri, bu gece ve her gece, Bihter'e bomboş süsler, düzmece incelikler sunacak, ama Bihter süslü döşeğinde hep ihtirasların, genç tenlerin hayalini kuracaktı..."

Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü - Ömer Asım Aksoy

Resim
1965'te çıkan Atasözleri ve Deyimler adlı kitabımıza yurdumuzun her yerinde kullanılan sözleri almış, bölgelere özgü olanları almamıştık. 1989 tarihine değin yapılan beş baskıda bu tutum değişmedi. 1991'deki altıncı baskıda kimi bölge sözlerine de yer vermiş, bunlan ulama başlığı altında kitabın sonuna eklemiştik. Yedinci baskıya genel ve yerel birkaç yüz söz daha ekleme gereğini duyunca, bunları ve önceki ulamaları asıl metne katma zorunluluğu kendini gösterdi. Böylece ilk baskıda 5700 olan söz sayısı şimdi 8977'ye ulaştı. Yeni baskılarda yerel sözlere de yer vermemizin nedeni, bunların -toplumsal gelişmelerle birlikte- genellik kazanmakta ya da kazanabilir nitelikte olmalarıdır.

Ateş Gecesi - Reşat Nuri Güntekin

Resim
Ateş Gecesi, Reşat Nuri Güntekin'in önemli romanlarından biridir. Yazar, Ege bölgesinde yaşanan unutulmaz bir aşkın çevresinde, döneminin gerçeklerini de ustalıkla yansıtmıştır. Çalıkuşu'ndaki Feride gibi, Akşam Güneşi'ndeki kahraman Jülide gibi, Güntekin'in bu kitabında da Afife'yi tanıyacak ve çok seveceksiniz.

Ateş, Güneş ve Ada - Ertürk Akşun

Resim
İnsan Bilemediği Cenneti Değil Bildiği Cehennemi Yaşamaya Meyillidir. Ateş her şeyi dener ve sınar... Onu ancak tek bir şekilde öğrenebilirsin; Yanarak... En kötü şey tam yanmadan duman olmaktır. Yanamamaktır. Duman içten içe yanmak demektir. Duman ruhun zehridir. Güneş, bilgi demektir. Güneş, pişmek demektir. Aşkla pişmek, acıyla pişmek, dostlukla pişmek demektir. Güneş olgunluk demektir. Güneş bilgiyle pişmek demektir. Ateş kendini Güneş'te sınamalı, Ateş kendini Güneş'e gömmeli, Ateş, Güneş'te sönmelidir. Ateş'in isini, Güneş'le yıkamalısın, Güneş'le tazelenmelisin. Ve asla ama asla 'Ada'nızı unutmayın. Hayallerinizden vazgeçmeyin. Ütopyalarınızın peşinden gidin. Çünkü onlar sizin gerçek hazinelerinizdir... Genç bir erkeğin hayat yolunda, kadınlar, aşk, sevgi, mutluluk, haz, aile, seks, erkeklik, dostluk, kısacası yaşam üzerine tecrübeleri ve düşündükleri... 'Erkeklerin içsel dünyasını o kadar iyi anlatmış ki, kadınlar bu kitabı elkitabı olarak ya...

Ayine - İskender Pala

Resim
Türk klâsik edebiyatının en yaygın nazım şekli olmak bakımından her divanda yıgm yığın örneği bulunur gazellerin. Bir medeniyet birikiminin estetik boyutta kaynakları arasında sayılmak, işte o kesretin sonucudur. Beyitlerin asırlar boyunca birer sarraf titizliğiyle işlenmiş dizeleri, aslında bizim klâsik edebiyat maceramızın paradigmasını da yansıtır biraz. Ve Osmanlı gazelinin tarihi, biraz da Türk’ün tarihidir; orada Göktürklerden, Uygurlardan, Selçuklulardan süzülerek genlerimizde taşıdığımız bir kültür birikimi okunur çoğu kez.Elinizdeki kitapçıkta değişik şairlere ait on beş gazel ile iki berceste, yine o şairlerin zamanlarına ait araştırmalarla şerh edilmeye çalışılmıştır. Biz, anladığımızı yazdık ve elden geldiğince objektif kalmaya çalıştık. Okuyucu, belki de bizim hissettiklerimizi duyacak, bizim görmediklerimizi seyredecek o dizelerde. Öyle de olmalıdır, diyoruz biz. Çünkü şiir hakikatte bilgi edinmek yahut anlamak için değil, hissetmek içindir. Ezcümle, bu sayfanın devamında...

Az - Hakan Günday

Resim
11 yaşında bir tarikat şeyhinin oğluyla evlendirilen korucu kızı Derdâ ile hapisteki bir gaspçının aynı yaştaki oğlu “mezarlık çocuğu” Derda’nın bir mezarlıkta kesişen hayatlarının, bu iki çocuğu kırk yıl boyunca her tür şiddetle yontup birbirlerine hazırlayışının, (bütün anlamlarıyla) Yazı’nın bu iki çocuğu birleştirmesinin hikâyesi. Çocuk şiddeti, hayatın şiddeti, aşkın şiddeti, inancın şiddeti, hırsın şiddeti üzerine, A’dan Z’ye şiddet üzerine, dilin ve yazının şiddetiyle bir roman… Az Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. ...

Azil - Hakan Günday

Resim
Teknoloji, insanların davranışını, ahlakını, sosyoekonomik ilişkilerini, asla geri dönülmeyecek bir biçimde değiştiriyor. Söz konusu değişim, insanlığın amacından sapmasına ve doğadışı, adsız bir türün yeşermesine neden oluyor. İnsanlığın bin çabayla iki bin yılda yarattığı asgari ahlak, elli yılda televizyon tarafından çiğneniyor. Ve on yıldır da internet tarafından yutuluyor. Bireyin yalnızlığı, toplum dışına çıkmasıyla sonuçlanıyor.Toplum dışına itilen (ya da bunu kendi tercih eden) birey, kendi doğrularını yaratıp onlarla yaşamaya başlıyor.  Zamanla toplum ile birey arasında genişleyen ahlak farkı, ikisinin de hastalanmasının temel nedeni oluveriyor. Hakan Günday "Azil"de içinde yaşadığımız toplumsal yapıya yönelen eleştirisini, modern insanın "hiç"leşme sorunsalını, gerçek, hayal, kâbus arasındaki geçişler ile zaman ve mekân geçişlerini, yer yer sertleşen ifadelerle öyle ustalıkla aktarıyor ki, okuyucuyu adeta tokatlıyor.  Yazdıklarıyla uçları zorlayan genç yaz...

Baba ve Piç - Elif Şafak

Resim
Elif Şafak’ın Baba ve Piç adlı kitabını okudunuz mu? Okuyun. Üzerine çok yazıldığı için çok kısadan söyleyeceğim: Farklı katmanları, farklı okumaları, farklı çağrışımları keşfetmek için okuyun. Türkçenin sonsuz zenginliğini, Elif Şafak’ın dil oyunlarını, dille oynamasını, dili uçurmasını, cinsiyetçiliğe meydan okuyan dil “hınzırlıklarını” keşfedip, tadını çıkarmak için okuyun. Unutmak, anımsamak, anılar, suskunluklar, sırlar ve gerçekler, isyanlar ve boyun eğmeler, kaçışlar ve arayışlar üzerine, bizi bize anlatan enfes bir roman olduğu için okuyun. Zeynep Oral, Cumhuriyet Canlı ve eğlenceli. Bu muhteşem roman beni alıp uzaklara götürdü. Geri döndüğümde ise beni başka bir gerçeklik bekliyordu. Alan Cheuse, Chicago Tribune Cesur ve güzel… Kitapta pek çok karakter olmasına rağmen, bu karakterler arasında en etkileyici olanı Kazancı ailesinin kadın reislerinden biri değil, belki de İstanbul’un kendisi. John Freeman, Star Tribune Şafak güçlü kadın karakterler yaratma konusunda çok hünerli, ...

Bit Palas - Elif Şafak

Resim
Bazı romanlar bittiklerinde başa dönüp ilk sayfaları tekrar okumak istersiniz. Romanı birkaç günde okusanız bile, sanki ilk sayfaları okuyalı aylar, hatta yıllar geçmiş gibi, nasıl ve nerede başladığını anımsamakta zorlanırsınız. İşte Elif Şafak'ın Bit Palas romanını bitirdikten sonra bunları hissettim ve tekrar başladım okumaya… Asuman Kafaoğlu Büke / Cumhuriyet Kitap Edebi ve yazınsal başarısı, Türk kimliğini ve ülkenin tarihine yaklaşımını edebiyat yoluyla yeniden tanımlamayan genç kuşak yazarlar arasında Şafak'ı temsilci olarak öne çıkarıyor... Bu roman enerji dolu ve gizemli bir yolculuğa davet ediyor insanı; tutkuyla, gülmeceyle ve Türkiye'ye dair bir dolu fotoğraf karesiyle... 

Eski Zaman Yamaları - Aşkın Güngör

Resim
Bir Konsomatris olan Nilay'a beslediği tutkulu aşk Mahsun'a korkunç cinayetler işletecek mi, yoksa herşey saf aklın tehlikeli oyunlarından mı ibaret? "ulan yemin ediyorum, ben okusam yazar olurdum, kızım! Boru değil, yazar! Hem, benim şu düşündüklerim var ya, eğer üşenmeyip yazsam şimdi meşhurdum, anasını satayım! Vallahi bak, roman olurdu kızım, aklımdan geçenler. Ha, millet "bu ne, be? Böyle roman mı olur?" derdi belki. Ama ben herşeyi düşündüm, Nilay Onlara derdim ki, "Ne ulan?" derdim. "Hayat sadece sizin aklınızdan geçenler öi?" derdim. "ne şaştınız o'lum? Bizimki gibi hayatlarda böyle cümleler debeleniyo, anasını satayım," derdim. Ha hatta, "Biz sizin yok saydıklarınızız," derdim, abi".

Sevgili Salak - Aşkın Güngör

Resim
Bir Konsomatris olan Nilay'a beslediği tutkulu aşk Mahsun'a korkunç cinayetler işletecek mi, yoksa herşey saf aklın tehlikeli oyunlarından mı ibaret? "ulan yemin ediyorum, ben okusam yazar olurdum, kızım! Boru değil, yazar! Hem, benim şu düşündüklerim var ya, eğer üşenmeyip yazsam şimdi meşhurdum, anasını satayım! Vallahi bak, roman olurdu kızım, aklımdan geçenler. Ha, millet "bu ne, be? Böyle roman mı olur?" derdi belki. Ama ben herşeyi düşündüm, Nilay Onlara derdim ki, "Ne ulan?" derdim. "Hayat sadece sizin aklınızdan geçenler öi?" derdim. "ne şaştınız o'lum? Bizimki gibi hayatlarda böyle cümleler debeleniyo, anasını satayım," derdim. Ha hatta, "Biz sizin yok saydıklarınızız," derdim, abi". 

Kabala Yahudi Kadim Mistik Öğretisi - A. Ekrem Ülkü

Resim
Yahudi mistisizmi 4000 yılı aşkın bir süredir, tüm ezoterik öğrencileri derinden etkilemektedir. Kabala öğreti son 2000 yıllık süreçte yazıya geçirilmiş ve bu konuda pek çok kitap yazılmıştır.  Ancak bunların çoğunun ortak sorunu belirli bir kesim hariç anlaşılmaz olmalarıdır. Elinizdeki kitap bu sorunu aşmak için herkes tarafından olabildiğince anlaşılabilir ve açıok seçik olarak kaleme alınmıştır. Kaba la öğretisi, hem antik felsefeye hem de çağdaş felsefe ye zengin anlayışlar kazandırmıştır. Felsefe, psikoloji ve dine Kabala sembollerinin merceği ile bakıldığında, daha derin anlamlar ortaya çıkar.  Bunun sonunda bu kadim mistik hazine, çağdaş ve postmodern felsefe yaklaşımı ile psikoloji ve tanrıbilim için de yer bulabilir. Ayrıca Kabala'nın altyapısı akılsal bir yaklaşımla günümüze de uyarlanabilir. Bir örnek vermek gerekirse, Kabala'nın kaynaklarından Sefer Yetzirah'da anlatılan Evren Yaratılış süreci, modern bilimin benimsediği Big-Bang teorisi ile bire bir benzerlik ...

Varlık Vergisi Gerçeği - A. Başer Kafaoğlu

Resim
"Varlık Vergisi" hakkındaki kanunun uygulanışı ve sonuçlarıyla ilgili tartışmalara ışık tutuyor. Yazar, Salkım Hanımın Taneleri adıyla yaymılanan kitabın ve aynı isimle kamu olanakları harcanarak çevrilen, ödüllerle donatılan filmin çarpıttığı gerçekleri yerli yerine oturtuyor. Kafaoğlu, Batı'nın Türkiye'ye dayattığı azınlık politikalarının bir devamı olan "Varlık Vergisi ile azınlıklara baskı ve zulüm uygulandı" iddialarına karşı, aynı dönem, köylülerin ve emekçilerin çektiği sıkıntıları ve acıları bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Doğu Bilgeliği -Kılavuz Kitap - A..K. Coomaraswamy

“Her ne düşünüyorsak oyuz. Her ne olursak düşüncelerimizle oluruz. Düşüncelerimizle dünyayı kurarız. Kim ki saf düşünceyle konuşmaz veya hareket etmez, arabayı çeken öküzün ayak izlerini takip etmesi gibi tekerlerin, takip eder onu ıstırap.” “Doğu Bilgeliği Dizisi”, Doğu öğretileri üzerine yazılmış inceleme, araştırma ve yorumların yer verildiği, bir yandan da çevirisi mümkün olduğu ölçüde bu öğretilerin yer aldığı kaynak metinlerin çevirilerinin yayınlandığı bir dizi olacak.

Divan-i Kebir'den Seçmeler Cilt1 - Şefik Can

Resim
Divan-ı Kebir'den Seçmeler... * Kalkın ey aşıklar, göklere dogru yükselelim! Şu yaşadığımız dünyayı gördük anladık, bir de gideceğimiz o dünyaya varalım. • Hayır, hayır şu iki dünya bahçesi de güzel, ikisi de hoş. Biz, bu ikisinden de hem dünya bahçesinden, hem de ahiret bahçesinden vazgeçelim de, bahçıvanı arayalım, bulalım, ona dogru gidelim. • Daglardan koşup gelen sel gibi secdeler ederek, basımızı taştan taşa vurarak, denize kadar gidelim. Denize kavuştuktan sonra da, üstündeki köpükler gibi, el çırpa çırpa koşalım, yürüyelim. • Şu kederlerle dolu alemden, bu yas aleminden düğün dernek alemine, neşe alemine sefer edelim. Yüzleri sarartan bu ızdırap dünyasından uzaklasalım da, yüzümüze kan gelsin, can gelsin. • Alçalma, insanlığımızı kaybetme korkusundan yaprak gibi, dal gibi titreyerek, yüregimiz çarparak aman yurduna, kurtuluş yurduna varalım. • Zaten gurbetteyiz. Dertlerden, kederlerden kurtulmamıza bir çare yoktur. Toprak yurdunda yola düşmüşüz. Günah tozlarından silkinip k...

6-7 Eylül Olayları - Dilek Güven

Resim
Çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin, homojen bir ulus-devlet olma politikası çerçevesinde "vatan topraklarını Türkleştirmek" adına yürüttüğü faaliyetler, gayrimüslim azınlıkların aleyhine işleyen bir süreci de beraberinde getirmiştir. Kendisinden sürekli kötülük beklenen "gâvur"a karşı daima teyakkuz halindeki Cumhuriyet, ne yazık ki zaman zaman hukukdışı yollara sapmaktan da geri durmamıştır.  Türkiye tarihinin en karanlık ve utanç verici olaylarından birisi olan 6-7 Eylül 1955’te yaşananlar da, basit bir tahrikle açıklanamayacak kadar planlı, sistemli ve düzenli gerçekleşmişti. Yaşanan yağmalamalardan, yıkımlardan, talanlardan doğan maddi zarar bir yana, manevi anlamda ülkenin kozmopolit yapısı bir daha geri dönülemez biçimde parçalanmış, aslında buralı binlerce insan vatanlarını terk etmek zorunda kalmıştı.  Dilek Güven, olayları yaşayanlarla bire bir yaptığı görüşmeler ve daha önce yayımlanmamış arşiv belgel...

Espri ve Fikralarıyla Ünlüler - İsmail Özcan

Resim
Ünlü düşünürlerin,devlet adamlarının,yazar veya şairlerin mizahi yönlerinin ele alındığı çerez niteliğinde bir derleme.Okurken sizi bolca gülümsetebilir.

Pasajlar - Walter Benjamin

Resim
Önsöz Marx, kapitalist üretim biçiminin çözümlemesine giriştiğinde, bu üretim biçimi henüz başlangıçlarındaydı. Marx, girişimlerini onlara tanı değerini kazandıracak bir çizgide yönlendirdi. Kapitalist üretimin temel koşullarına göre döndü ve bu koşulları, gelecekte kapitalizmden daha neler beklenebileceğini gösterecek biçimde sergiledi. Ortaya çıkan sonuç, şu oldu: kapitalizmden yalnızca emekçi sınıfının daha sert biçimde sömürülmesine yol açması değil, bunun yanı sıra kendisini ortadan kaldıracak koşulları oluşturması da beklenebilirdi.

Son Bakışta Aşk - Walter Benjamin

Resim
Son Bakışta Aşk'ın bugünkü okurları daha şanslı çünkü artık Pasajlar'la, Moskova Günlüğü'yle sürdürebilirler Benjamin okumayı.  "Walter Benjamin, geçmişi sonraki kuşaklara aktarılacak bir hazine olarak değil, bir enkaz olarak görüyordu. Kültürün sürekliliğini oluşturan değerleri değil; tüketilmiş, bir kenara atılmış nesneleri, kültürel artıkları toplamayı, "tarihin imgesini, tarihin en silik nesnelerinde bulmayı" amaçlıyordu. Maddi temelini yitirmelerine rağmen –tam da bu yüzden– çevrelerine son kez ışık saçan, bu ışığın aydınlığında bütün imkânlarıyla son bir kez beliriveren şeyler... Onu cezbeden bunlardı. 

11. Yazıt - Wilbur Smith

Resim
Wilbur Smith Korkunç bir veba salgını Mısır halkını kırıp geçirmiş, kralık perişan olmuştur. Ülkenin üzerine bir kara bulut gibi çöken lanet, Nil’in ku-rumasıyla son darbesini de indirmiştir. Mısır’da tüm nehirler çekilmiş, topraklar kuruyup kuraklaşmıştır. Afrika’nın el değmemiş top-raklarında ise felaket dolu olaylar meydana gelmektedir. Umutsuzluk içinde kıvranan Firavun Nefer Seti, yaşadıkları tüm bu fela-ketlere ancak Taita’nın çözüm bulacağına inanır. Bu yüzden onu Nil’in kaynağına gönderir. Fakat, bu gizemli topraklarda Büyücüler Kralı’nı nasıl bir düşmanın beklediğini hiç kimse bilmemektedir.

Alev Kıyıları - Wilbur Smith

Resim
Wilbur Smith yakın tarihte yaşanan unutulmaz bir direnişin Afrika'yı yakan günlerini sergiliyor. Parçalanmış Fransa'nın Afrika'nın esrarengiz kalbine sığınışının öyküsüdür. Alev Kıyıları... Romanlarını yazmadan önce gerçekleri araştıran Wilbur Smith insanı sarsan, coşku veren sahneleri anlatmakta büyük bir usta olduğunu bu romanında da kanıtlıyor.

24. Gün Öğleden Sonra - A. Hakan Soysal

Resim
Kitapta sözü edilen yerler gerçekten de İstanbul'un Anadolu yakasında bulunan yerlerdir. Bu yerlerde bahsi yapılan binalar, köprüler, geçitler de gerçekten vardır. Ama bu kitapta yer alan isimler ve evler tamamen uydurulmuştur. Romanda hayati bir rolü bulunan Emniyet Müdürü de tamamen hayal olarak yaratılmıştır. (Bildiğim kadarı ile) İdealtepe, Maltepe İlçesine bağlı bir yerleşim olması nedeniyle burada kendi adı ile anılan bir İlçe Emniyet Müdürlüğü de yoktur, Emniyet Müdürü de. Romanda belirtilen polislerin de İstanbul'daki Emniyet Güçleri ve polislerle uzaktan yakından bir alakaları yoktur. Bunu kitaptaki bütün karakterlerin tamamen hayal ürünü oldukları için bir kez daha belirtmekte fayda var. Yaşayan insanlarla romandaki insanlar arasında bulunabilecek benzerlikler ise tümüyle rastlantı ve okurun benzetmesinden ibarettir.

Dahi Diktatör - A. M. Celâl Şengör

Resim
Yaşamını insan özgürlüğünü ve insan haysiyetini korumaya adamış bir kişiyi anlatan bu kitap, insanlık tarihinde ilk defa özgür bir ölümün, esir bir yaşamdan çok daha kıymetli olduğunu bütün insanlığa  öğreten  üç  yüce  insanın  anısına  ithaf  olunmuştur.   Onlar,  Atatürk’le  birlikte,  tüm özgürlük savaşçılarının ve insan haysiyetinin hamilerinin önderi olmuşlardır: Kendi  ordusundan  üç  kat  büyük  Pers  Ordusu’nu  perişan  ederek  Maraton  Savaşı’nı  kazanan Atinalı General Miltiades, Termopil’de  binlerce  kişilik  Pers  Ordusu  karşısında  300  kahramanı  ile  birlikte  şehit  düşen Sparta Kralı I. Leonidas, Kendi  donanmasından  kat  kat  üstün  Pers  Donanması’nı  Ege’nin  sularına  gömerek  Salamis Savaşı’nı kazanan Atinalı Amiral Temistokles. İnsanlık,  ...

İnönü Atatürk'ü Anlatıyor - Abdi İpekçi

Resim
Önsöz Hatıralan İnönü kadar merak edilen bir devlet adamı azdır. Bu merak haksız değildir. İnönü, Birinci Dünya Savaşı'nda cephelerde önemli görevlerde bulunmuştur. Milli Mücadele' de "Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği"nden "Garp Cephesi Kumandanlığı"na kadar değişen birinci plandaki askeri faaliyetlerini, Mondros Mütarekesi ve Lozan Barış Konferansı başdelegeliği gibi büyük siyasi görevlerle tamamlamıştır. Cumhuriyet kurulduktan sonra başbakan olarak uzun yıllar olayların içinde yaşamış, başrolü oynamıştır. Atatürk'ün ölümünden sonra 12 yıl cumhurbaşkanlığı yapmış, 1950'den itibaren muhalefet lideri sıfatıyla Türk politikasında ön plandaki yerini korumuştur. İhtilalden sonra parlamenter düzene dönüldüğünde, o kritik günleri yine başbakan olarak yaşamıştır.  Yarım yüzyılı aşan bu hayatın sadece bir dönemi dahi ilgi çekici hatıralann konusu olabilirdi. Böylesine zengin bir tarihi geçmişe sahip devlet adamının hatıralanna karşı merak duymamak mümkün d...

Yüzümde Nazım İzi Var

Resim
Yaşamının 13 yıla yakını hapishanelerde geçen Nâzım Hikmet, Bursa Cezaevinde 11 yıla yakın tutsak kalmış ve Memleketimden İnsan Manzaraları, Piraye İçin Yazılmış: Saat 21- 22 Şiirleri başta olmak üzere en beğenilen eserlerini Uludağ'ın yanı başındaki bu kentte kaleme almıştır.  Bursa'da yüzlerce mekânda yüzlerce tanıkla görüşülerek yapılan bu çalışmada görüldü ki Nâzım Hikmet, İkinci Dünya Savaşı'nın hüküm sürdüğü yıllarda, ülkemizde tek parti yönetiminin iktidar olduğu dönemde, cezaevine değişik nedenlerden girmiş insanların düşünce dünyasını değiştirmiştir.  O, Bursa Cezaevini bir enstitüye çevirmiş, insanlara yaşama bir başka pencereden bakmayı öğretmiştir. Bursa'nın kaplıcalarında, hanlarında, sokaklarında, evlerinde, Nâzım Hikmet'in ve onu ziyarete gelenlerin ayak izlerini görmeniz mümkündür..

Zifir - A. Burak Turan

Resim
İki yılda Metal Fırtına serisiyle bir milyondan fazla okura ulaşanORKUN UÇAR BURAK TURAN ile beraber yine benzersiz bir eserle karşınızda. ORKUN UÇAR ve BURAK TURAN'ın yazdığı ZİFİR SAYGIN ERSİN'in editörlüğündesizleri her satırda içine çekip benzersiz bir heyecan yolculuğuna çıkaracak! Cinler insanlar şeytanlar ve isyankâr melekler... Zifiri bir savaşın eşiğinde!... Hacer-ül Esved'de gizlenen sır neydi?... Amerikan askerleri Kabe'ye niye baskın yaptı?... Papa ve Amerikan Başkanı Bush nasıl öldürüldü?... Dünya insan kanına nasıl boğuldu?... Cehennemde büyük savaş!... Şeytan'ın orduları yeryüzünde savaşıyor!... Karanlık çağlarda insan öncesi Dünya'da yaşananlar!... Kız Kulesi'nin altındaki sır neydi?

Zabit ve Kumandan ile Hasbihal - Mustafa Kemal Atatürk

Resim
Mustafa Kemal Atatürk'ün yazarlığı, askerliği ve devlet adamlığının gölgesinde kalmıştır. Oysa ki Mustafa Kemal daha Harp Akademisi'nden mezun olduğu dönemlerde mesleki kitapçıklar yazdı, çevirdi. Devlet adamlığı döneminde de Nutuk'unun yanı sıra Yurttaşlık Bilgisi ve Geometri kitaplarını kaleme aldı, tarih ders kitaplarının bazı bölümlerini yazdı.   Nuri Conker (1881-1937), Atatürk'ün mahalle, okul, meslek ve silah arkadaşıydı. Trablusgarp'ta, Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşı'nda beraberdiler. Yazdığı tek kitap olan Zabit ve Kumandan, Mustafa Kemal'in Hasbihal'i kaleme almasına vesile oldu. Cumhuriyet döneminde komutanlık, diplomatlık ve milletvekilliği görevlerinde bulundu.   1914... Osmanlı Devleti, Balkan ve Trablusgarp savaşlarından yeni çıkmıştır. Osmanlı ordusunun iki genç subayı, bu savaşlarda yaşanan başarısızlıklar üzerine kafa yormaktadır. İlkin Nuri Conker Zabit ve Kumandan kitabında, sorunları ve çözüm önerilerini gündeme getirir. Dostu v...

AYDIN - Ali Şeriati

AYDIN - Ali Şeriati Bu gecenin konusu; aydın, onun toplumdaki sorumluluğu Avrupa, Asya ve diğer ülkelerde nasıl meydana geldiği, beşeri toplumlarda ve özellikle kendi toplumunda taşımış olduğu mesaj gibi meseleler çevresinde olacaktır. Aydın meselesi, evrensel bir karşılaştırma ve aynı zamanda sosyal ve bölgesel yönden çok önemli, hassas ve temel bir meseledir.  Aydın meselesi, orta çağdan sonra söz konusu ediliyor ve onyedinci yüz yılda Avrupa’da aydın kesimi ismiyle bir sınıf oluşuyordu. Ondokuzuncu asırda Avrupa’da bu isim ve sıfatlarla şekil bulmuş aydınlar sınıfı daha sonra Avrupa dışındaki (Afrika, Asya ve Latin Amerika) ülkelere nüfuz ediliyordu.  Kendisini, kendi aydınını tanımayan birinin, toplumu tanıma imkanı yoktur ve iddia ettiği görevi gerçekleştiremez. Yani, aydın, ister İran, ister Afrika toplumundan veya Amerika toplumundan olsun nasıl bir özelliğe sahip olduğunu, tarih ve toplumun hangi şartlarında meydana geldiğini ve bu özelliklerin köklerinin nerede olduğu...

Şeytan Dönemeci - Agatha CHRISTIE

Şeytan Dönemeci - Agatha CHRISTIE KİTABIN ÖZETİ : Olaylar bir kulüpte eski bir memur olan emekli bay Porter ‘in okuduğu gazetedeki bir haber üzerine başlamaktadır. Haberde Londra’daki depremde Gordon Cloade'ın evinin yıkıldığı ve yeni evlendiği karısı ile karısının abisi dışında kimsenin kurtulmadığı yazmaktadır.  Bay Porter haberi okuduktan sonra kulüptekiler arasında, Gordon Cloade’n kardeşi doktor Jeremy Cloade’nda olduğunu fark etmeden yorum yapmaya başlar. Zira depremden kurtulan Gordon Cloade’un bir vapur yolculuğu sırasında tanıştığı ve aniden evinden uzak olan New York’ta evlendiği kadın, görevli olduğu Afrika’daki dostu Underhay’ın onu terk eden eşidir.  Underhay kadının kendisini terk etmesi üzerine dostu Porter’e dert yanmış ve Katolik olduğu için boşanamadığı eşinin kendisini habersizce terk etmesini hazmedemediğini anlatmıştır.  Ayrıca hayatını vatanı olan İngiltere’den uzakta sürdüren bu adamı kendisinin ölüm haberini ilan ettirerek ve Afrika’da izini kaybet...